Şapka…

Bazı şapkalar onu giyen hakkında fikirler verir. Hatta mecazi olarak da kişinin kimliğini tanımlar. Bir insan düşünün ki ömrü hayatında çeşit çeşit şapkalar giymiş olsun, olabilir mi, bakalım;

Düşünün ki bu hayatının değişik dönemlerinde değişik şapkalar giyen kişi hayatı boyunca 3800 kitap okumuş olsun…
Ve giydiği her şapka ile sanatkarane işler yapsın…

Hayatının ilk bölümlerinde Asker Şapkası ve sonrasında Kuvayi Milliye Kalpağı giyen kahramanımız askerlikte çığırlar açmış.

Çanakkale ve Sakarya Savaşlarında, savunma savaşında uygulanan hat savunma düzenini kaldırıp alan savunması kavramını getirmiş ve savaş sanatında devrim yapıp, üstelik de başarılı olmuş ne kelime, destan yazmış… Halen daha takım sporlarında en iyi savunma yöntemlerinden biri olarak alan savunması yerini koruyor.

Kuvayi Milliye Kalpağı ile bu sefer Büyük Taarruzda hücum savaşında “tek kuvvet merkezine saldırıp karşı tarafı parçalara bölerek yok etme” planını dahice uygulayıp askerlikte yeni bir çığır açmış. Öyle ki Harp okulundaki Komutanı “bu planı Harp okulunda derslerde kullansa onu kurmay yapmayacağını” söylemiş.

Ama kahramanımız bunlarla yetinmeyip bir de askerleri birliklerin eğitimi için kitap yazmış…

Sonra,

Kahramanımız Fötr ve Panama Şapkası giyiyor. Bu şapkalarla yepyeni bir devlet düzeni kuruyor laik bir cumhuriyet, sosyal adalete dayalı, kadın haklarını veriyor, yüzyılların belası kölelik vergisi aşarı (öşür) kaldırıyor ki devletin en önemli gelir vergisidir.

Bunu yapınca sanılıyor ki devlet yıkılır, tam aksine devlet de halk da güçleniyor üretim artıyor…

Yeni bir Hukuk Sistemi oluşturuyor…

Bu şapka ile dilde devrim yapıyor, eğitim sistemini kökten değiştiriyor, hukuk sistemini bağımsız hale getirip yurttaşlık temelinde yeniden kurguluyor…

Panama Şapkasıyla araştırıp didiniyor, tarih bilgisiyle, Arkeologlara kılavuz oluyor ve onun sayesinde Anadolu Medeniyetleri Müzesinde de sergilenen tarihi eserler bulunuyor…

Anadolu Topraklarında daha keşfedilmemiş nice ören yerinin bulunmasını sağlıyor…

Tarih yeniden yazılıyor.

Alıyor şapkasını eline dilde devrim yapıyor, “hamala, bakkala, sandalcıya” ders veriyor okuma yazma öğretiyor…

Yetmiyor bir de Geometri Kitabı yazıyor! Matematik terimlerine Türkçe karşılıklar buluyor…

Yetmiyor Medeni bilgiler kitabı yazıyor, yurttaşlık bilincinin benimsenmesini sağlıyor…

Sonra,

Çiftçi Kasketi giyiyor.

Süs olsun diye değil, bizatihi traktör kullanıyor tarlada. Çapa yapıyor, harman kaldırıyor, gül yetiştiriyor…

Başkentin en verimsiz bataklık yerine bir tarımsal üretim ve eğitim merkezi kuruyor.
Bir çok ürün yetiştiriyor, yetiştirilmesine önayak oluyor…

Yalova’da kurdurduğu çiftlikte bir çok yeni bitki yetiştirilmesini teşvik ediyor. Kuşkonmazı mesela ülkemize kazandırıyor…

Bir çok bitki türünü ıslah ettiriyor kültüre aldırıyor…

Yurdun bir çok yerinde buna benzer çiftlikler kuruluyor ki, şimdi hepsi Tarımsal Araştırma Enstitüsüdür.

Tarımsal üretimle yurdunun ihraç gelirlerini arttırdığı gibi, köylüyü milletin efendisi yapıyor. Tarım kredi kooperatifleri kurduruyor. Tarımsal ürünler karşılığında sanayi fabrikaları kurduruyor…

Çiftçi Kasketiyle o yıllarda Biyodizel ürettiriyor, biyokütle diyorlar buna o yıllarda!
Ülkenin petrole muhtaç olmaması için alternatif enerji kaynağı yaratmaya çalışıyor!

Bir insan düşünün ki, hayatı boyunca farklı şapkalar giyiyor ve her şapkanın hakkını fazlasıyla veriyor!

Ben buna şapka çıkarıyorum.