Son Dakika: Çanakkale Müzik Festivali Başlıyor *** Sahili Nefes Alacak *** Haksız Rekabet Zammına Tepki Var *** Horoz Dövüştüren 52 Kişi Yakalandı *** Gelibolu Belediyesi Kan Değişimi Yaptı *** Cevizli Köyünde Hıdrellez Şenliği Yapıldı *** Göçmen Kaçakçılığı İle Mücadele Devam Ediyor *** WhatsApp Haber Hattı: 05437951277

Kronik Böbrek Hastalığı Uyarısı

Türk Nefroloji DerneÄŸi uyarıyor: “Türkiye’de her 6-7 kiÅŸiden birinde erken evre kronik böbrek hastalığı mevcut”… Türk Nefroloji DerneÄŸi, kronik böbrek hastalığının önemine dikkat çekmek için belirlenen “Dünya Böbrek Günü” kapsamında..

Kronik Böbrek Hastalığı Uyarısı
Yayınlanma: 458 Okuma

Türk Nefroloji DerneÄŸi uyarıyor: “Türkiye’de her 6-7 kiÅŸiden birinde erken evre kronik böbrek hastalığı mevcut”…

Türk Nefroloji DerneÄŸi, kronik böbrek hastalığının önemine dikkat çekmek için belirlenen “Dünya Böbrek Günü” kapsamında tüm yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla “Koruyucu Nefroloji” teması altında bir basın toplantısı düzenledi. Kronik böbrek hastalığının önemli bir toplum saÄŸlığı sorunu olduÄŸunu söyleyen Türk Nefroloji DerneÄŸi BaÅŸkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, Türkiye’de 70 binin üzerinde diyaliz, yaklaşık 20 bin civarında böbrek nakli tedavisi gören ileri evre böbrek yetersizliÄŸi hastası olduÄŸunu dile getirirken, derneÄŸin yaptığı çalışmaya göre ise toplumda her 6-7 kiÅŸiden birinde erken evre kronik böbrek hastalığı görüldüğünü belirtti.

Kronik böbrek hastalığı son yıllarda tüm dünyada artış gösteren ciddi hastalıklar arasında yer alıyor ve dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini etkileyen ciddi bir saÄŸlık sorunu olarak tanımlanıyor. Bu hastalık, önemli bir saÄŸlık sorunu oluÅŸturmasının yanı sıra diÄŸer ağır hastalıklara da zemin hazırlayabiliyor. Kronik böbrek hastalarında kalp hastalıkları, ölüm nedenlerinin neredeyse yüzde 50’sini oluÅŸturuyor. Kronik böbrek hastalığına zemin hazırlayan faktörler arasında ileri yaÅŸ, ailede böbrek hastalığı öyküsü, diyabet, hipertansiyon, idrar yolu enfeksiyonları ve böbrek taşı oluÅŸumu yer alıyor. Kan basıncının ve diyabette kan ÅŸekerinin kontrol altında olmaması gibi faktörler de kronik böbrek hastalığının ilerlemesine neden olabiliyor.

Her yıl mart ayının ikinci perÅŸembe günü olarak belirlenen “Dünya Böbrek Günü”nde kronik böbrek hastalığının önemine dikkat çekiliyor. Türk Nefroloji DerneÄŸi bu yılki Dünya Böbrek Günü kapsamında “Koruyucu Nefroloji” teması altında Dernek BaÅŸkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, BaÅŸkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurhan Seyahi, Genel Sekreter Prof. Dr. Elif Arı Bakır, Sayman Prof. Dr. Ali Rıza OdabaÅŸ, Yönetim Kurulu Ãœyeleri Prof. Dr. Mustafa Arıcı, Prof. Dr. Özkan Güngör ve Prof. Dr. Memnune Sena Ulu’nun katılımı ve AstraZeneca Türkiye’nin koÅŸulsuz katkılarıyla bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda kronik böbrek hastalığına dair toplumda farkındalık saÄŸlamak, kronik böbrek hastalığına yol açan risk faktörleri ve erken tanının böbrek fonksiyonunu korumadaki önemine dikkat çekmek üzere bilgiler paylaşıldı. Ayrıca Türk Nefroloji DerneÄŸi’nin AstraZeneca Türkiye’nin koÅŸulsuz desteÄŸiyle hayata geçirdiÄŸi “SaÄŸlıklı Böbrek SaÄŸlıklı Hayat” projesi kapsamında Ankara, Ä°stanbul ve Ä°zmir’i ziyaret eden gezici tır da yapılan test sonuçları aktarıldı.

Her 6-7 Kişiden Birinde Erken Evre Kronik Böbrek Hastalığı Var

EtkinliÄŸin açılış konuÅŸmasını gerçekleÅŸtiren Türk Nefroloji DerneÄŸi BaÅŸkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, kronik böbrek hastalığının önemli bir toplum saÄŸlığı sorunu olduÄŸunu belirterek, “Ãœlkemizde 70 binin üzerinde diyaliz, yaklaşık 20 bin civarında böbrek nakli tedavisi gören ileri evre böbrek yetersizliÄŸi hastası var. Ancak derneÄŸimiz tarafından yapılan CREDÄ°T çalışmasında da gösterildiÄŸi gibi, bundan çok daha yüksek oranda, toplumda her 6-7 kiÅŸiden birinde erken evre kronik böbrek hastalığı mevcut. Bu hastalar gelecekte diyaliz hastası olma adayı. ÇoÄŸunun klinik ÅŸikâyeti yok ve çoÄŸu hastalığın varlığından habersiz. Bu durum, geliÅŸmiÅŸ Avrupa ve ABD ülkelerinde de aynı ÅŸekilde. Hastalığın erken fark edilmesi, kronik böbrek hastalığının ilerleme hızını yavaÅŸlatıyor ve bazen durdurulmasını saÄŸlıyor. Bu nedenle hastalığın erken fark edilmesiyle, diyaliz ve böbrek nakli gibi daha pahalı tedavilere gereksinimin ve dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarına olan ekonomik yükün azaltılması bekleniyor” dedi.

Böbrek Hastalığının Bir Bulgusu Hipertansiyon

Türk Nefroloji DerneÄŸi BaÅŸkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurhan Seyahi ise konuÅŸmasında; “Böbrek hastalıkları ve yüksek tansiyon arasında karşılıklı bir iliÅŸki vardır. Böbrek hastalığı yüksek tansiyona neden olurken, yüksek tansiyon da böbrek hastalığını ağırlaÅŸtırır ve hastalığın ilerlemesini hızlandırır. Ancak görünürde böbrek hastalığı olmaksızın da geliÅŸen hipertansiyonda, böbreklerin temel oyuncu olduÄŸu unutulmamalıdır. Ayrıca kontrolsüz hipertansiyonun böbrek yetmezliÄŸine ilerleyebilecek böbrek hastalığına yol açabileceÄŸi bilinmelidir. Yüksek tansiyon hastalarının böbrek fonksiyon bozukluÄŸu ve protein kaçağı yönünden deÄŸerlendirilmesi gereklidir, bu sayede geliÅŸebilecek böbrek hasarı erken evrede tespit edilebilir” dedi.

Diyaliz Hastalarının Yaklaşık Yüzde 40’ı Diyabet Nedeniyle Böbreklerini Kaybetti

EtkinliÄŸin bir diÄŸer konuÅŸmacısı Türk Nefroloji DerneÄŸi Genel Sekreteri Prof. Dr. Elif Arı Bakır ise ÅŸunları söyledi: “2021 yılında dünya genelinde diyabet prevalansının 537 milyon olduÄŸu tahmin ediliyor. Önümüzdeki yıllarda bu artış devam ederek sayının 2045 yılında 783 milyona çıkacağı öngörülüyor. Ãœlkemizde ise 20-80 yaÅŸ aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduÄŸu biliniyor. Bu rakam, yetiÅŸkin Türk nüfusun yüzde 15’i anlamına geliyor; baÅŸka bir deyiÅŸle her 8 kiÅŸiden biri diyabet hastası. Diyabet tanısı alan bir birey, kan ÅŸekeri kontrolünü ilk baÅŸtan itibaren dikkatle saÄŸlayamazsa, yüksek kan ÅŸekerinin, yıllar içinde kalbini, böbreklerini, beynini, gözlerini ve tüm damar sistemini harap edeceÄŸini bilmelidir. Diyabete baÄŸlı kronik böbrek hastalığı (KBH) da böyle ortaya çıkmaktadır. Yüksek kan ÅŸekeri, böbrek damarlarının saÄŸlıklı iç yapısını deÄŸiÅŸtirerek, böbrek fonksiyonlarını geri döndürülmesi mümkün olmayacak ÅŸekilde bozuyor, proteinüri (idrarda normalden daha yüksek miktarlarda protein bulunması) ve kronik böbrek hastalığına neden oluyor. Diyaliz hastalarının yaklaşık yüzde 40’ı diyabet nedeniyle böbreklerini kaybetmiÅŸ bireylerdir.

Bitkisel Ürünlerin Kullanımı Böbreklere Zarar Verebilir

KonuÅŸmasında böbreÄŸe zarar veren ürünler hakkında önemli bilgiler paylaÅŸan Türk Nefroloji DerneÄŸi Saymanı Prof. Dr. Ali Rıza OdabaÅŸ, Toplumda yaygın olan yanlış bir görüş bitkisel ürünlerin doÄŸal olup, zararlı olmadığı. Aynı ÅŸekilde dış ortamda, ormandan toplanan mantarlara baÄŸlı ölümcül karaciÄŸer ve böbrek hastalıkları ile sık karşılaşılmaktadır. Bazı zayıflama ürünleri, eklem aÄŸrılarını azaltan Çin çayları böbrek için çok zararlı olduÄŸu gösterilmiÅŸ bir çok madde mevcut. Bu tür çayların ve bitkisel ürünlerin tüketilmesi ile uzun dönemde diyalize gerek duyulan kronik böbrek yetersizliÄŸi, hatta idrar yollarında kanser geliÅŸtiÄŸi iyi bilinmektedir. Bu nedenle zayıflama çayları gibi bitkisel ürünlerden uzak durulması gerekmektedir” dedi.

Böbrek Hastalığının Erken Evrelerinde Hastaların Yüzde 30-50’sinde Hipertansiyon Görülüyor.

Basın toplantısında konuÅŸan Türk Nefroloji DerneÄŸi Yönetim Kurulu Ãœyesi Prof. Dr. Mustafa Arıcı ise yüksek tansiyonun, böbrek hastalarında en sık görülen sorunlardan birisi olduÄŸuna dikkat çekerek, “tansiyonunu kontrol etmekte zorlananların sorunu böbreklerinde olabilir” uyarısında bulundu. Arıcı konuÅŸmasında konuyla ilgili ÅŸunları söyledi: “Böbrek hastalığının erken evrelerinde hastaların yüzde 30-50’sinde hipertansiyon görülürken, böbrek hastalığı ilerledikçe bu oran yüzde 80-90’lara yükselmektedir. Bu nedenle yüksek tansiyonu olan herkeste böbrek hastalığı olma ihtimali vardır. Hipertansiyonu olan kiÅŸilerde yılda en az bir kez böbrek saÄŸlığı açısından gerekli tetkiklerin yapılması faydalıdır. Bu hastaların tansiyon kontrollerinin daha iyi yapılabilmesi açısından böbrek hastalıkları uzmanları olan nefrologlara yönlendirilmeleri uygun olur. Tansiyon ve böbrek hastalarının tuz tüketimlerini mutlaka azaltmaları gerekir. Bunun yanında ideal kiloda olmak, düzenli egzersiz yapmak, tütün ve mamullerini kullanmamak ve stresi azaltmak da tansiyon kontrolünde önemlidir”. Hipertansiyonun ortaya çıkmasında da kontrolünün güçleÅŸip dirençli hipertansiyon haline dönmesinde de tüketilen tuz miktarının oldukça önemli rolü olduÄŸunu kaydeden Arıcı, “Dünya SaÄŸlık Örgütü ve birçok bilimsel kuruluÅŸ tarafından saÄŸlıklı bir yaÅŸam için günlük olarak alınması önerilen tuz miktarı 5 gram olmasına raÄŸmen yapılan çalışmalar Türkiye’de bunun 3 katı (günlük 15 gram) tuz tüketildiÄŸini göstermektedir. Böbrek hastalarında yaptığımız çalışmalarda, böbrek hastalarının ortalama tuz tüketimlerinin de günlük 9 gram (idealin neredeyse 2 katı) olduÄŸu bulunmuÅŸtur. Bu deÄŸerler dikkate alındığında ülkemizde hipertansiyon ve böbrek hastalıkları ile mücadelede günlük tuz tüketiminin azaltılması oldukça önemli bir hedeftir. Bu hedefe ulaÅŸmak için hem bireysel (yemeÄŸe eklenen tuzun azaltılması, masadan tuzluÄŸun kaldırılması vb.) hem de toplumsal çabalar gereklidir” dedi.

Böbrek Hastalıklarında Gebelikte Bunlara Dikkat

Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özkan Güngör ise konuşmasında gebelik ve böbrek hastalıkları ilişkisini aktardı. Gebelikte hipertansiyon ile ilişkili durumlara yüzde 5-10 sıklıkta rastlandığını belirten Güngör, gebeliğin herhangi bir döneminde en az iki farklı zamanda kan basıncının ≥ 140/90 mmHg olmasının hipertansiyon olarak kabul edildiğini söyledi.

“Hipertansiyon gebelik öncesi dönemde olabileceÄŸi gibi gebelikle iliÅŸkili (gestasyonel) veya gebelik toksemisine (preeklampsiye) baÄŸlı olabilir. Hipertansiyonu olan gebelerde kan basıncını 140 – 150/90 – 100 mmHg arasında tutmak gereklidir. Hipertansiyon için ilaç kullanımı konusunda bebeÄŸe geçiÅŸi ve yan etkisi en az olan ilaçlar tercih edilmelidir” diyen Güngör, konuyla ilgili ÅŸu bilgileri paylaÅŸtı: “Proteinüri idrar tahlilinde protein atılımı olmasıdır. Normal gebelikte idrarla günde 300 miligram kadar protein atılımı normal kabul edilir; daha fazla miktarda olan gebelerin mutlaka nefroloji uzmanı tarafından deÄŸerlendirilmesi ve takip edilmesi gereklidir. Gebelik ayı ilerledikçe proteinüri artabilir. Gerekli durumlarda nedeni anlamak ve tedavi etmek için böbrekten parça alınma iÅŸlemi yapılabilir”.

“Ä°drar Yolu Enfeksiyonları Böbrek YetmezliÄŸine Neden Olabilir”

Kronik böbrek hastalığı yapan sebeplerden birinin de idrar yolu enfeksiyonları ve böbrek taÅŸları olduÄŸunu belirten Türk Nefroloji DerneÄŸi Yönetim Kurulu Ãœyesi Prof. Dr. Memnune Sena Ulu, “İdrar yolu enfeksiyonları, alt üriner sistem yani idrar torbası ve üretrada olabildiÄŸi gibi, üst üriner sistemde yani, üreter ve böbrekte de bulunabilir. Ãœst idrar yolu enfeksiyonlarında piyelonefrit dediÄŸimiz böbrek dokusunun enfeksiyonu olduÄŸunda böbrekte kalıcı hasar bırakabilir ve böbrek yetmezliÄŸine neden olabilir. Özellikle sık tekrarlayan alt idrar yolu enfeksiyonu olanlarda altta yatan tedavi mutlaka bulunmalı ve erken tanı yapılmalıdır. Bu hastalıkların son dönem böbrek yetmezliÄŸine yol açabileceÄŸi unutulmamalıdır. Ä°drar yolu enfeksiyonlarının ve kronik böbrek yetmezliÄŸinin en sık nedenlerinden biri de böbrek taÅŸlarıdır. Böbrek taÅŸları idrar yollarında ya da böbrekte olabilir ve idrar akımında bazı bozukluklara neden olarak böbrek yetmezliÄŸine neden olur. Ãœlkemizde diÄŸer ülkelere nazaran daha sıktır ve yaklaşık olarak yüzde 15 sıklıkla görülür”.

“SaÄŸlıklı Böbrek SaÄŸlıklı Hayat” tırını ziyaret eden her iki kiÅŸiden birinde böbrek hastalığı riski tespit edildi
Türk Nefroloji DerneÄŸi’nin AstraZeneca Türkiye’nin koÅŸulsuz desteÄŸiyle hayata geçirdiÄŸi “SaÄŸlıklı Böbrek SaÄŸlıklı Hayat” projesi kapsamında Ankara, Ä°stanbul ve Ä°zmir’i ziyaret eden gezici tır da ziyaretçilerin istekleri doÄŸrultusunda hızlı tanı testleri aracılığıyla idrar tahlili ve kan basıncı ölçümleri yapıldı. Ä°stanbul, Ankara ve Ä°zmir genelinde 989 kadın, 2009 erkekten oluÅŸan 2.998 katılımcıya yapılan testler sonucunda katılımcıların yüzde 51’inde kronik böbrek hastalığı riski, yüzde 18’inin ise orta-yüksek riskli hastalar olduÄŸu tespit edildi. 1.531 kiÅŸiden oluÅŸan tüm riskli katılımcıların sayısı kadınlarda 475, erkeklerde 1.056 oldu. 938 kiÅŸiye yapılan tansiyon ölçüm raporuna göre ise yüksek tansiyon ölçümlenenlerin toplam katılımcıya oranı yüzde 31,29 oldu.

Ä°LK YORUMU SÄ°Z YAZIN

HoÅŸ Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Åžifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.