Güncel Haber: Başkan Özacar'dan Kamuoyuna Bilgilendirme *** “Türkiye Okuyor Çanakkale Okuyor” Etkinliği Yapıldı *** Berk Göktaş 5 Milyonluk Soruyu Bildi *** Otobüsüne Saldırı Hafif Atlatıldı *** İYİ Partiden 350 Kişi CHP'li Erkek'i Destekliyor *** Seddülbahir Kalesine İtalya'dan Ödül *** Çanakkale’de Siber Dolandırıcılık Operasyonu *** “Dardanel 40. Yıl Hatıra Ormanı” Oluşturuldu *** Gelibolu Şehitliği Yeniden Açıldı *** WhatsApp Haber Hattı: 05437951277

Daha Kaç Kez Ölmek Lazım Yaşamak İçin

Bir garip dönemden geçiyoruz.Ne hayatın ne de insanların tadı tuzu kaldı. Müthiş bilgi kirliliği içerisinde debeleniyoruz. Kendimizi çok sıkışmış hissediyoruz hepimiz. Can derdine düştük her birimiz. Çoluk, çocuk, ana, baba,..

Daha Kaç Kez Ölmek Lazım Yaşamak İçin
Yayınlanma: 703 Okuma

Bir garip dönemden geçiyoruz.Ne hayatın ne de insanların tadı tuzu kaldı. Müthiş bilgi kirliliği içerisinde debeleniyoruz. Kendimizi çok sıkışmış hissediyoruz hepimiz. Can derdine düştük her birimiz. Çoluk, çocuk, ana, baba, dost, arkadaş, herkes birbirinden kaçar oldu. Evvelden toplum tarafından hoş karşılanmayan davranışlarımız rutine dönüştü. Herkes içine kapandı, tramvatik davranışlar sergilemek bile sıradanlaştı.

Sağlık sektörü bitik halde, yorgun doktorlar ve sağlık çalışanları infial halinde. Hak ettiklerini düşündükleri haklarından da mahrum kaldıklarını görmekten de üzgünler üstelik.Zaten kim haklarını alabilmiş ki bu dönemde diye düşünmeden de edemiyorum tüm bu serzenişleri gördükçe.

Bununla birlikte enteresan geçici çözümler uygulanmaya çalışılıyor covid e karşı da. Bilim kuruluna hakim bir siyaset var. Yani aslında siyaset her yerde. Eğitimden ekonomiye kadar her yerde. Durum böyle olunca da günün sonunda her şeyi belirleyenin siyasi davranış biçimleri olduğunu görmek daha da üzücü üstelik.

Zaten ekonomik olarak da çok zor bir dönemden geçerken paramız da pul oldu. Ta Özal döneminden beri kemer sıkma politikaları isim değiştirerek acı reçete olarak gündeme geliyor bu günlerde. Ve ülkemizin en büyük sorunu işsizlik olarak karşımıza çıkıyor. Yani yine bunca yıldır çekilen sıkıntılar boşa gidiyor, biz yine en başa dönüyoruz Milletçe.

Düşünün Özel üniversiteleri ve devlet üniversitelerini her ilde açıyorsunuz, öğrenciler mezun ediyorsunuz ancak onlara istihdam sağlayamıyorsunuz. Peki niye okuyor bu çocuklar? Üstelik çok basit genel kültür içeren bir soruyu dahi cevaplandıramayan niteliksiz insanlar olsunlar diye mi? Ya onları okutmak için canla başla kendi yaşam standartlarından vazgeçen analar babalar hem gurbetlik çeksinler hem de ellerinde olan bir kaç kuruştan olsunlar diye mi?

Siyasette de durum çok çalkantılı üstelik. Dün beraber aynı yolu yürüyenler bugün karşı karşıya gelip açılım üzerine açılımlar yapıyorlar. Gönüllerindeki partileri destekleyenler de şaşkınlıkla izliyorlar tüm olanları. Yani öyle bir dönem ki hakikaten akıl sağlığımızı da ciddi şekilde korumaya çalışmaya zorlanıyoruz. İşin daha da kötüsü tünelin sonunda bir ışık da görünmüyor ne yazık ki.

Üstelik yerelde de genelde de durum aynı. Kraldan çok kralcılar sarmış her tarafı. Hak etmedikleri yerlerde olan insanlar halka tepeden bakıyor. Kimsenin bir soru sormaya hakkı yokmuş gibi davranılıyor. Ben bilirimcilik almış başını gidiyor.

Elbette bu günler de geçecek ve ama öyle ama böyle pek çok şey değişecek. Bunu hep söylüyorum, yeni gelen nesil daha özgürlükçü geliyor. Kendi hayatlarına bir müdahale anında, bu benim hayatım benim kararım diyebiliyorlar. Bizler gibi peki deyip geri çekilmiyorlar üstelik. Gerektiğinde çatır çatır yüksünmeden akıllarından geçeni söyleyebiliyorlar. Hatta fark edebilirseniz sizin kendi yaşamınızda yaptığınız tüm hatalarınızı da görmenizi sorgulamanızı sağlıyorlar korkusuzca. Yani hoşunuza gitse de gitmese de gerçeklerle yüzleşiyorsunuz onlarla konuştukça. Tamam efendimciler, siz bilirsiniz diyenler, aman ötelenirim diye korkanlar bu sınavdan geçemeyecekler belki bugün değil ama bana göre çok yakın zamanda.

Susturulan, sorgulatılmayan hatta öğrenciyken sınav kağıdını görmek istediğinde notunun kırılmasıyla tehdit edilen bir nesil sınıfta kaldı ne yazık ki.Ancak farkında olmadan belki de bir tek doğru yaptı yaşamında, sorgulayan, özgürlükçü nesil yetiştirerek.

Hayatımızı vazgeçtiklerimiz belirler. Bu yüzden bir karar alırken neyi seçtiğimizden ziyade, nelerden vaz geçtiklerimizi sorgulamalıyız.

Einsteıyn; “Evrende en büyük ziyan sorgulama yeteneğini yitirmiş beyindir” der.
Ve Charles Bukowski; “Yaşamayı öğrenmek için bir kaç kere ölmek gerek” diye not düşer.
Söylesenize daha kaç kez ölmemiz gerek insan gibi yaşayabilmek için?
Sevgilerimle…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.