Son Dakika: Çanakkale Boğazında Gemi Yangını *** Gençlik ve Spor Bakanından Gelibolu’ya Müjde var *** 57. Alay Vefa Yürüyüşü Şehitler Abidesi’nde Yapıldı *** Çanakkale Kara Savaşlarının 109. Yılında Şehitler Anıldı *** CHP’li Güneşhan: “Yaşasın Çanakkale Ruhu” *** Solotürk’ten Çanakkale Boğazı’nda Gösteri *** WhatsApp Haber Hattı: 05437951277

Hatırlayalım, Biz Kirazlı’ya Niye Yürümüştük?

Türk Tabipleri Birliği, Çanakkale Tabip Odası Başkanlığı tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklaması şöyle: Hepimizin bildiği gibi, Ağustos 2019 tarihinde Alamos Gold’a ait Kirazlı Altın İşletmesi’nin Kirazlı mevkiinde..

Hatırlayalım, Biz Kirazlı’ya Niye Yürümüştük?
Yayınlanma: 313 Okuma

Türk Tabipleri Birliği, Çanakkale Tabip Odası Başkanlığı tarafından bir basın açıklaması yapıldı.

Yapılan basın açıklaması şöyle:

Hepimizin bildiği gibi, Ağustos 2019 tarihinde Alamos Gold’a ait Kirazlı Altın İşletmesi’nin Kirazlı mevkiinde 350.000 ağaç kesimi yapmasına karşı bölge halkı olarak Kirazlı maden sahasına 100.000 civarında insan yürüyüş yapmıştık. Bu yürüyüş dünya çapında ilgi uyandırmış, yine dünyaca ünlü bestecimiz Fazıl Say, Kazdağları’na atfen yeni bestesini ilk kez orada beğenilerimize sunmuştu.

Sahi bu kadar insan, kesilen 350.000 ağaç için neden ayağa kalkmış, bu bir katliamdır demiş, yürüyüşe geçmiştir? Bu kadar insan neyin çığlığını atmış, ne için içleri parçalanarak yollara düşmüşlerdir?

Bizler insan türü olarak ,doğanın en zeki ve en güçlü türü olduğumuzu iddia edebiliriz. Son yüzyılda bir insan gezegeni yarattığımız, yaptıklarımızla birçok bitki ve hayvan türünü yok ettiğimiz ortadadır. Ancak biz doğadan üstün yaratıklar değiliz. Bizler doğanın sadece bir parçasıyız, nefes alıp verdiğimiz ve parçası olduğumuz bu bütüne doymak bilmez iştahımızla saldırmaya, ondan her şekilde faydalanmaya, doğaya üstünlük taslamaya devam edersek, son yaşadığımız pandemi de bunu göstermiştir ki, doğa bizden öcünü alacaktır. Yabani hayvanlardan bulaşan bu virüs, yaban hayata fazla sokulan, sınırlarını bilmeyen insan türüne bir uyarı olarak algılanmalıdır. Ormansızlaştırdığımız her yerde yaban hayata müdahale ediyoruz, bir ekosisteme müdahale ediyoruz ve o ekosistemin, bizi de içine alan dengesini bozmuş oluyoruz.

Önden bunları söyledikten sonra, Hatırlayınız, Biz Kirazlı’ya Niye Yürümüştük?

Çanakkaleliler olarak şehrimizin su kaynağını sağlayan Atikhisar Barajı’na kuşbakışı 14km uzaklıktaki bir altın madeni işletmesinin öncelikle su kaynağımızı, ağır metallerle, civa, kurşun, kadmiyum ile kirleteceğini, bunların da bize hastalık olarak döneceğini biliyorduk, bilim insanları bunu söylüyordu, su kaynağımızla birlikte toprağımızın ve havamızın ağır metallerle kirlenmesine engel olmak istiyorduk.

Kirazlı ve çevresindeki Ağı Dağı Kazdağları ekosisteminin bir parçasıydı ve Kazdağları ekosistemi, tüm dünya açısından oksijen oranı ve endemik bitki türleriyle çok özel bir ekosistem olarak kabul edilirken, bu ekosisteme sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorduk.350.000 ağacın kesildiği alanın dron görüntülerini izledikten sonra ise içimiz kıyılmış, darmaduman olmuştu. Neden bu görüntüler bizler için bu kadar sarsıcıydı??? Çünkü hepimiz en derinden biliyorduk ki, o ağaçlar, o ormanlar canlı varlıklardı, o ağaçlarla biz ortak bir bütünün parçasıydık, onlar ve biz ayrı değildik, onlar yaşamın simgesiydi, onlar yaşam verendi, ağaçlar ve ormanlar olmasa insanlar da var olamayacaktı. O görüntüler sonrasında, katledilirken seslerini duyamadığımız tüm ağaçların çığlığını içimizde işittik ve bu katliama sessiz kalmayacağız diyerek, yollara düştük.

Kirazlı Altın Madeni İşletmesi’nin yerli iştirakçisi Doğu Biga Madencilik in Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi’ne bir yoğun bakım ünitesi açtığını öğrenmiş bulunuyoruz. Tabii bu ‘iyiliği’ hepimizin gözlerine sokmak üzere kocaman bir tabelayla da ilan etmişler.
Öncelikle Çanakkale Tabip Odası olarak ifade etmek isteriz ki, yapılacak hiçbir yoğun bakım, verilecek hiçbir solunum cihazı Doğu Biga Madencilik’in Çanakkale yöresine getireceği sağlık zararlarının gözardı edilmesine sebep olamaz.

Biz hekimler olarak, eğitimimiz sırasında, ilk şunu öğreniriz: ÖNCE ZARAR VERME!
Ve tıp eğitimi bize en temel olarak şunu öğretir: Sağlık için, önce sağlığı koruyucu koşulları ve hizmetleri geliştirmek gerekir.

En temel su kaynağımıza, toprağımıza ve havamıza ağır metalleri karıştıracak bir altın madeni, bize Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, doğum anomalileri, kısırlık gibi türlü türlü hastalıklarla dönecektir, dolayısıyla yaptıracağınız yoğun bakımlarla, hibe edeceğiniz solunum cihazlarıyla günahlarınızın üzerini örtemezsiniz.

100 bin insanın maden alanına yürüyerek protesto ettiği bir maden şirketine, yoğun bakım yapma izni veren ve bu şehrin eğilimlerine, kanaatlerine saygı göstermeyen sağlık müdürümüze sormak istiyoruz: Halk sağlığı derslerinizde, metalik madenciliğin toprağa, suya ve havaya verdiği zararlar üzerinden halk sağlığını nasıl tehdit edebileceği ve sağlığın temel olarak sağlığı koruyucu koşulları yaratmakla ilgili olduğu anlatılırken, gerçekten orada mıydınız?

Çünkü bu dersleri dinleyen ve öğrenen bir hekimin sağlık müdürü olduğu bir şehirde, vahşi madencilik yapan şirketlerin yoğun bakım tabelası asmalarına izin vermesi beklenemez. Bizim tarafımız bellidir. Altın maden şirketleri doğa üzerinden bizlerin rüyalarında göremeyeceği büyük paralar kazanmak istiyorlar, Çanakkale Tabip Odası olarak ise paraya dönüştürülemeyecek değerler olarak suyunu, havasını, toprağını madencilere teslim etmek istemeyen Çanakkaleli hemşehrililerimizin tarafındayız.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.