Kur’an-ı Kerim’in En Çok Merak Edilen Suresi

Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Merhaba saygıdeğer okurlarım; En çok merak edilen dedim. Apaçık bizlere ayetler gönderen Allah. Apaçık açıkladığı halde Kur’an-ı Kerim’de bütün ayetleri, insanlar nedendir bilinmez, bu ayeti hep merak eder. Bütün ayetlerden farkı yok aslında. Bütün ayetler bu ayette olduğu gibi biz insanları, kul olmaya davet eder. Apaçık yazılan bu ayet Kur’an’ın 72. suresidir, 28 ayetten ibarettir bu surenin tamamını oku, meal, tevsir oku. Yine de bütün surelerin “ilmini” almazsanız anlamazsın. Bize ait kısmını, aklımızın erdiği kadarını, aklımız ne kadarını aldığı kadarını diğer bir deyişle, bildiğimiz kadarını öğreniriz. Ayetin adını yazmayacağım, çünkü okuyana ağırlık yapmasın, niye Allah’ın biz kullarına “Oku” dedi. Kur’an’da bizi koruyup kollayan bir çok dua vardır. Bizim kendimizi koruyan bizim kendimize ettiğimiz dualarımız da vardır.

Saygıdeğer okurlarım; sizlere her ayetin, her surenin, 72. sure kadar önemli olduğunu anlatmak istedim. Bu merak edilen sure kadar, bütün sureler önemlidir. “Oku” diyen Allah’ı dinleyerek okuyanlar bilmezlermi ki Kur’an yapmamız ve yapmamamız gerekenleri, tek yazan kitaptır. Okumayıp duydukları kadarı ile yetinenlere sözüm Kur’an diri bize canlı, capcanlı olan insanlığa inmiştir. Sadece bu sureyi merak ediyorlar. Çok üzücü, sadece o sure zarar verenlerin olduğunu korunmamız gerektiğini ve Kur’an’ı okur isek korunmamızın ancak Allah tarafından olduğunu yazar. Allah bizlere de sadaka verin ki, hiç kimse kötülükle size erişmesin der. Biz bütün bunları önemsemeyip, 72. surenin peşinden koşup, büyücülere değer vermekle, “uğraşanlara sözüm” ne kadar boş vakit harcamış olduğumuzun farkında mısınız? Bu meraklarının yeni bir meslek, yarattıklarının farkındalar mı acaba? Kur’an’ın tamamının her derde deva olduğunun farkında bile değiller. Allah, yalan söyleyenlerinin aklını alırım, kötülük yapanın, mükafatı gazabımdır der. Allah niye bize oku dedi, merek etmezler. Allah’ın sözünü önemseyip, oku emrine itaat etmezler de, gittikleri kişinin onlara dediği şu surenin, ayetlerini üç kere veya beş kere oku dediğini, eksiz yapıp iyileşme beklerler. Allah’ın sadaka verin, kimseye zarar vermeyin dediğini önemsemezler de. Başka insanların dediğini benimserler.

Saygıdeğer okurlarım; böyle asılsız haller vardır ama böyle bir hallerin çaresi Kur’an okuyup, derdinizin kendinizden olduğunu, dermanını yine sizden olduğunu nasıl bilmezsiniz. Kur’an çare dedik. Evet hem de her hale derman. Derman önce okumak, sonra araştırmak. Kimleri dinleyeceksen o kişileri bile araştırmak, Doğrumu yanlış mı?

Kur’an ölmüşlere okumak için inmemiş ki ölülere okuyalım. Niyet edilir, bu dünyadan ayrılmış, sevdiğimiz kişiye “cahillerin, ölmüş dediği” Kur’an okuyanlar, “susmuşlar” der, ölen demez. “Ölen hayvan imiş. Aşıklar ölmez” der. Yunus Emre ruh yaşar, beden ölür. Susmuş birisine okumaya Türkçesini okuduğunda sana unuttuğun hatalarını hatırlatır okuduğun dua ile. En çok Fatiha okunur. Fatiha’yı Türkçe mealine bakalım ne deriz, kendimize neler söylüyor. Fatiha suresi. Bakalım Besmele ne der? Lütfen sadece şehitler mi ölmez, bilmediğimiz o kadar çok şehit varken nasıl bilelim?. Sadece vatan uğruna ölen değil, Şehitlik mertebedir, o mertebeye çeşitli sebeplerden ulaşılır ki, onu ancak Allah bilir. Allah, kendimizi bilelim diye indirdi Kur’an’ı. Öğretsin diye gönderdi Peygamberi, örnek olarak bizlere, dinleyin dedi Hz. Muhammed Mustafa’yı, bizden biri olarak bizimle, bizim gibi yaşayan kişi olarak, biz kolay öğrenelim, bilelim örnek alalım diye.

Bir anı; Türkçe Kur’an-ı bulmak zordu, ama benim içimde ki merak, o kadar çoktu ki anlatamam, 41 sene önce idi Karakaya Barajı inşaatında görev yaptığımız zamanlardı. Eşim elinde bir kitapla eve geldi “istediğin kitabı aldım” der demez Türkçemi dedim, evet dedi o anı hiç unutmuyorum Allah’ım çok şükür yolladın diye ağladım.

O günü bana mucizesini yaşatan Allah’a şükürler olsun. Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi parasıyla, Türkçeye çevirttiği, Türkçe Kur’an’ım olmuştu artık. Çok mutluydum ama meal yetmedi, tefsir istiyordum, bilen birileriyle konuşmak istiyordum, yoktu herkes Arapçasını okuyordu. Çünkü çok soru vardı aklımda. Seneler geçti ilk kitap Türkçe olarak anneannemden devamlı dinlediğim, Delili Hayrat Kara Davut adlı kitabını almıştım, o kitabı okumaya devam ettim, tek tefsir onda vardı. Onda da bazı ayetler vardı. Bendenize yetmiyordu.

Derken o gün geldi. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hocam, (Allah ondan razı olsun, nur içinde yatsın) ile tanıştım bir televizyon kanalında, o anlattı ben dinledim. Canlı yayına geçildi, soru sorulup, cevap alınırdı. Şöyle derdi “soru soranın, sorduğu sorudan anlardı, Kur’an okumadığını, okuduğunu bilirdi” bu Kur’an okumamış kapatın derdi ve eklerdi bu Kur’an okumamış buna cevap vermeye değmez derdi.

Soru sorana cevap vermez idi bendeniz de kızardım o günkü aklımla, çünkü her soru bendeniz için önemliydi. Nerden anlıyor diye düşünür, o günkü aklımla kızardım çok haklıymış, şimdi bendenizde anlıyorum. Tabi 20 sene sonra 43 yıl oldu. Şimdi daha da çok biliyor ve siz okurlarıma kendinizi bilin diye tavsiye ediyorum, Kur’an-ı okuyunuz. En güzeli Türkçe okumak hele Kur’an-ı özellikle derim.

Allah bizleri her türlü günah ve azabından korusun. Bizleri hidayetinle şereflendirsin, hakikatiyle karşılaştırsın ve inşa etsin. Amin Allah’a emanet olalım dostlar. “Bendeniz’in” bir önceki yazılarımda açıklamıştım.