Senelerdir işlerim gereği ve hatta belki de tercihimi bu yönde kullanmamdan ötürü hep gençlerle içli dışlı oldum. Çok sevdim her birini, kendi yavrularımmış gibi dertlerinle dertlendim, sevinçlerine ortak oldum. Hep..
Senelerdir işlerim gereği ve hatta belki de tercihimi bu yönde kullanmamdan ötürü hep gençlerle içli dışlı oldum. Çok sevdim her birini, kendi yavrularımmış gibi dertlerinle dertlendim, sevinçlerine ortak oldum. Hep benden bir parça olduklarını hissettim onların ve sanıyorum bunu onlara da hissettirdim. Her biri hayatıma renk kattı, güzellik kattı, heyecan kattı. Yeri geldi onlarla birlikte çılgınlıklar yaptım, yeri geldi birlikte ağladım. Her yanıma gelen genç kız benim bir yönümü besledi. Daha çok da genç kızlarla zamanımı geçirdim.
Belki de iki erkek çocuğum olmasından ötürü yeni versiyon hemcinslerimi tanımak istedim. Zaten çocukluğumdan beridir ki, her yaştan insanları kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla gözlemlemeyi hep sevdim. Ama gençler, çocuklar özellikle hep ilgi alanım oldu, iyi ki de böyle oldu. Yeri geldi onların dert ortağı oldum, yeri geldi sırdaşları.. Çok sevdim onların enerjilerini, olaylar karşısında gösterdikleri tepkileri, davranış biçimlerini tek tek gözlemledim.En önemlisi de onları hep dinledim. Yaşam yolculuklarında elimden geldiğince onlara yoldaş oldum.
Bu kadar zaman içerisinde, yıllar geçtikçe pek çoğunda şunu gözlemledim ki, gençlerimiz ilgi ve sevgi eksikliği çekiyor. Hayatlarında hep bir boşluk var ve bu boşluklar bir şekilde başka başka şekillerde dolduruluyor.
Beni seviyor musun? diye bir genç size niye sorar hiç düşündünüz mü? Bak, bugün nasıl olmuşum? diye yada. Çocuklarımız, gençlerimiz sevgi ve ilgi görmek istiyor etraflarındaki kendilerine yakın gördükleri insanlardan. Ama en önce de ailelerinden, annelerinden, babalarından, tüm sevenlerinden ilgi bekliyor. Kendilerine değer verildiğini hissetmek istiyor. Şimdi bana ilgi gösteriyoruz, “seviyoruz çocuklarımızı,her ihtiyaçlarını görmeye çalışıyoruz daha ne yapalım ki” diyeceksiniz biliyorum.
Sevgili anneler, babalar. Ama sizin, bizim görmek istemediğimiz bir gerçek var ki, biz çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılamanın onları sevmek olduğunu zannediyoruz. Ya da kızlarımıza, oğullarımıza evde yapılması gereken işleri yaptırmamakla onlara iltimas geçtiğimizi sanıyoruz. Oysa onların ayakta durma ve her işi kotarma haklarını ellerinden alıyoruz, bunu bir türlü göremiyoruz. Dolayısıyla da özgüven sorunu yaşayan, kendilerini ifade edemeyen bir nesil yetiştiriyoruz farkında olmadan. Her dediklerini yapmak çocuklarımızı, gençlerimizi seviyoruz anlamına gelmiyor, bilmiyoruz. Onlarla az konuşuyoruz, polemik yaşamaktan, onlara açıklama yapmaktan imtina ediyoruz. Tartışmak da onlarla iletişim kurmanın bir yoludur, deneyimlemiyoruz.
Hoş maalesef toplum olarak bizim yapımızda tartışmayı kavgaya dönüştürmek gibi bir yeteneğimiz var fark etmiyoruz. Ve en önemlisi de istediğimiz kalıplara sokmaya çalışıyoruz onları, farklı birer birey olduklarını algılamıyoruz. Sonrasında, ileriki yaşamlarında da yani evlendiklerinde de, evimizdeyken yanımızdayken besleyemediğimiz duyguların eşleri tarafından da beslenmediğinde hayal kırıklıklarıyla dolu bir yaşam yaşamalarına ne yazık ki şahit oluyoruz.
Peki ne yapmalıyız? Onlarla anladıkları dilden konuşmalıyız, tıpkı birer yetişkin gibi. Onların sırdaşı, haldaşı olmalıyız. Hoşlandıkları şeyleri bizlerle de paylaşmalarını sağlamalıyız. Sorumluluk vermeliyiz çocuklarımıza, gençlerimize. Her yaptıklarını alkışlamamalıyız ama onlarla gurur duyduğumuzu da göstermeliyiz. Kendi çocukluk, gençlik dönemlerimizle, onların dönemlerini kıyas etmemeliyiz. Benim olmadı onun olsun yada onların olsun zihniyeti de çok sakat bir düşünce tarzı. Bu şekilde davrandığınızı gören çocuk yada genç doyumsuz olacaktır çünkü. Makul isteklerini karşılarken onların da bir takım fedakarlıkta bulunmalarını istemeliyiz evlatlarımızdan. Ailemizle ilgili alınacak her kararda onların da fikrine müracaat etmeliyiz mesela. Çocuklarımız, gençlerimiz ne istediklerini bile bilmiyor yaşamları içerisinde. Ya çok baskıyla baskılıyoruz onları, yada görmezden geliyoruz isteklerini.
Dinleyin çocuklarınızı, dinleyin gençlerinizi, vakit ayırın onlara. Onlarla çok zaman geçirmenin ötesinde kaliteli zaman geçirmeye çalışın. Sevin onları, gösterin onlara sevginizi ve kendilerini sevmelerini sağlayın, ayakları üzerinde durabilmeleri için güç verin. Unutmayalım, ne doğrarsan aş’ına, o çıkar kaşığına. Onlar, sizin bizim geleceğimiz çünkü.
Sevgilerimle…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.