Geçtiğimiz günlerde Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve şu satırları yazarken 298 olarak açıklanan ölü sayısı ile adeta bir katliam olan maden ocağı faciası nedeniyle yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına..
Geçtiğimiz günlerde Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve şu satırları yazarken 298 olarak açıklanan ölü sayısı ile adeta bir katliam olan maden ocağı faciası nedeniyle yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve duyarlı Türk halkına da başsağlığı, sabır diliyorum.
İnşallah bundan sonra bu tür felaketler yaşamayız, yetkililer gerekli yasal düzenlemeleri yapar, gerekli tedbirleri alır, iş işten geçtikten sonra çıkıp Kader ve Takdiri İlahi gibi konuşmalar yapmazlar.
Bu olay bazı kişilerin dediği gibi ‘Kader’ değil apaçık ihmaldir. Sen gerekli tedbirlerin tümünü eksiksiz alırsın, denetimlerini en sıkı şekilde yaparsın, ona rağmen bir olay olursa işte o zaman bunun adına ‘Kader’ diyebilirsin.
Gelelim Gelibolu’ya…
Her yıl 10 – 16 Mayıs tarihleri arasında yer alan, kutlanan demek istemiyorum, çünkü olayın özüne ters, Dünya Engelliler Haftası’nı geride bıraktık. Her 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde ve her 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası’nda bol keseden atan ama sonrasında engellileri evlerine kapatmaktan başka bir şey yapmayan yetkililerden isteğim, bundan sonra bu özel ve anlamlı günlerde açıklama falan yapmayın, sizden açıklama değil hizmet beklendiğinin farkına varın artık. Çünkü yapmış olduğunuz açıklamalar neredeyse her yıl aynı, aynen verilmeyen hizmetlerin aynı kaldığı gibi. İlla ki açıklama yapmak zorunda kalacaksanız bugünden tezi yok, hemen engelliler için olumlu ve gözle görülür bir şeyler yapın ve ilk 3 Aralık tarihinde her yıl aynısını yayınladığınız anlamsız boş mesaj yerine ne yaptığınızı anlatın.
Belediye Başkanı Özacar nezaketen olsa gerek her Engelliler Günü’nde ve haftasında basın açıklaması yapar, kendisinin ve herkesin birer engelli adayı olduğunu belirten bu açıklamadan sonra her şey yine bir gün öncesine döner.
Örneğin kendi işyerinin bulunduğu binanın tam karşısında bir engelli aracının (mecburi) girişi için tabelalı bir şekilde yapılmak istenen alçaltılmış kaldırım isteğine defalarca kendisine iletilmesine rağmen olumlu cevap vermez ve yaptırmaz ama 26 Kasım Caddesi’nde neredeyse her binanın önüne alçaltılmış kaldırım yapar, Celal Nuri İleri Caddesi’ndeki trafik akışı ile 26 Kasım Caddesi’ndeki trafik akışını karşılaştırsa acı gerçekle yüz yüze kalacak ama ne gerek var, nasıl olsa o başkan, o ne derse o olur, 3 Aralık’ta yapar bir açıklama tamam.
Haaa unutmadan hemen belirteyim, Celal Nuri İleri Caddesi’nin Devlet Hastanesi’nden aşağı kısmı içinde neredeyse her bina önüne alçak kaldırım yapılması nasıl oluyorsa serbesttir, tek sakıncalı yer bir engelli aracının giriş çıkış yapacağı yerdir, diğer yerler daha riskli olmasına rağmen sakınca görülmez nedense. Biri mecburiyetten ister kabul edilmez, diğerlerine ihtiyaçları olmadığı halde altın tepside sunulur. 3 Aralık’ta yap bir açıklama gitsin.
Birde belediye binasına ortopedik engellilerin giriş çıkışı da ne yazık ki mümkün değil, bir şekilde engeller aşılarak binaya ulaşsanız bile içeriye girmeniz ve hele ki üst kata çıkmanız asansör olmadığı için olanaksız. Bir diğer örnekte Hükümet Konağı ve orada da ne yazık ki asansör bulmak, işinizi görmek mümkün değil.
Bu arada 30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerden sonra Belediye içinde tayinler başlamış durumda, seçimler öncesindeki duyumlarımızda özellikle amirlerden işini doğru dürüst yapmayanların olduğuyla ilgili bir sürü söylenti varken ve gerekli tedbirlerin seçimden sonra alınacağına dair konuşmalar biliniyorken, gücün yine işçilere yetebildiğini görüyorum. Kimseyi kayırmak yada suçlamak istemiyorum, tabii ki farklı konularda sıkıntı yaratan personelle ilgili değişik kararlar alınabilir ama bununda bir standardı olmalı, amir, memur, işçi diye yada daha başka konulardan dolayı ayrılmamalı.
Örnek verecek olursam öyle amirler var ki, yaptıkları görevlerden dolayı ilçenin neresinde ne var ne yok bilmeleri gerekirken, mesai saatleri içerisinde sosyal medyada sörf yapmaktan kendilerini işlerine veremiyorlar. Ya bilmiyor ayaklarına yatıyorlar, karşılarındakini saf yerine koyuyorlar, yada gerçekten işlerini, görevlerini bilmiyor yerine getiremiyorlar ve deyim yerindeyse salla başını al maaşını sistemini uyguluyorlar.
Geçmiş dönemde Belediye Zabıtası yerine karar verebilen, onların yapması gereken işe burnunu sokan 2 meclis üyesi vardı, şimdi bunlardan biri dışarıda kaldı ve sayı bire düştü. Bu konuda da sıkıntı yaşanabilir diye düşünmeden edemiyorum. Mesela Gelibolu’nun bir köyünün yine bir ileri geleni müfettiş gibi davranıyormuş, ruhsat işlerine bakıyor diye duyumlar alıyoruz, bunlar dediğim gibi sadece duyumdan ibaret ve bende bir paylaşayım istedim. Nede olsa ateş olmayan yerden duman çıkmaz demiş eskiler.
Belediye ile devam edeyim, sevdiğim, saydığım, takdir ettiğim bir kardeşim geçmişte yaptığım bir haberden dolayı gecenin bir yarısı aramış ve sen yol yapımından anlıyor musun abi? diye bir soru sormuştu bana.
Ben mühendis değilim tabii ki anlamam ama o yolun üzerinde giden biri olarak en azından uygun olmadığını da anlayabilecek kapasitede olduğumu iddia ederim. Devlet Hastanesi’nin köşesindeki ışıklı kavşaktan başlayıp Cezaevi önünden geçen ve daha geçen yaz sonunda yapılmış olan yolun standartlara uygun olmadığı çok net belli oluyor.
Aracınızla geçerken bunu çok rahat test edebiliyorsunuz, bu demek oluyor ki o yolu yapan mühendis yada her kimse yol yapımından ya anlamıyor yada çakma bir yol yapmış ve resmen kakalamış. Birde başkanın işyerinin önünde vatandaşın zemin çöksün, otursun diye altı aydan fazla tozla boğuştuğu, evlerinin balkonlarına çıkamadığı, yaz sıcağında evlerinin ve iş yerlerinin pencerelerini kapatmak zorunda bırakıldığı cadde de asfalt sürekli arıza yapıyor.
Şimdi düşünüyorum da ya altı aydan fazla bir süre asfalt çöksün hikayesiyle kandırıldık ve toza pisliğe maruz bırakıldık, yada zemin çok bilenlerin doğru bildiğinin aksine tezat çıkartıyor ve çöküp kabarıyor. Şimdi burada bir kaza olursa bunun sorumlusu kim olur merak ediyorum?
Bir çok eksiği olan Gelibolu’nun gelişmesi değil, çağ atlaması gerekir. İlk döneminde altyapıya, yol yapımına ve su sorununa el atan başkan Özacar’ın icraatlarını beğenen olur, beğenmeyen olur ama bunlar bana göre olumlu işlerdi ama zaten olması da gereken işlerdi. Şimdi ise yeni feribot iskelesinden, kapalı pazaryerine, yeni ve daha büyük bir üniversiteden, yeni istihdam kaynaklarına, otopark sorunundan diğer bir çok konuya ve eksiğe el atılması beklentisi var.
Vatandaş laf değil hizmet bekliyor, size oy veren veya vermeyen herkes hizmet bekliyor.
(Eski site okunma sayısı – 1209)
