Son Dakika: Akciğer Kanseri Hakkında Bilinmesi Gerekenler *** Uyuşturucu Operasyonunda 11 Kişi Yakalandı 3’ü Tutuklandı *** Çanakkale’de Afet Farkındalığı Protokolü İmzalandı *** Gelibolu’da Kızılay Haftası Etkinliği Yapıldı *** Gelibolu’da “Zamansız Kadınlar” Tiyatral Konferansı Sahne Aldı *** WhatsApp Haber Hattı: 05437951277

Biz Dur Demedikçe

Gündemi biliyorsunuz… Irak, Suriye, Libya falan… Birileri kör dövüşü, karanlık ve kalabalık kabadayılığı ve hatta yalanlar üzerine çakma başarı çığırtkanlığı yapmaya devam ederken; birileri de imparatorluk etki alanını genişletmeye ve..

Biz Dur Demedikçe
Yayınlanma: 446 Okuma

Gündemi biliyorsunuz…
Irak, Suriye, Libya falan…
Birileri kör dövüşü, karanlık ve kalabalık kabadayılığı ve hatta yalanlar üzerine çakma başarı çığırtkanlığı yapmaya devam ederken; birileri de imparatorluk etki alanını genişletmeye ve sıcak denizlerin kıyılarına, adım adım yerleşmeye devam ediyor!
Fakat ben size bugün bambaşka bir gündemden bahsedeceğim.
Henüz gündem bile değil, ama önümüzdeki yıllarda yurdumuzda ve dünyada en önemli gündemimiz bu ve en çok can yakan konumuz (eğer hayatta kalırsak) büyük bir ihtimalle yine bu olacak.
Çünkü konu doğrudan hayat memat meselesi!
Malum, ülkemizde kış mevsimi hüküm sürüyor ve tabi çeşitli hastalıklar da peş peşe geliyor?
Diyelim ki siz de hastalandınız ve doktora gittiniz… Doktorunuz sizi bir güzel muayene ve hastalığınızı da doğru şekilde teşhis edecek. Ve tabi ki, eczacınız da size en faydalı ilaçları verecek…
Emin ellerdesiniz ve artık iyileşeceksiniz…
İçiniz rahat öyle mi?
Eğer öyle ise çok yanılıyorsunuz!
Neden mi?
Çünkü ne yazık ki, modern tıbbın ve eczacılık kartelinin amacı sağlık değil, PARA!
Ve ne yazık ki, dünyamızdaki tıp kurumunun ve ilaç/eczacılık tekelinin neredeyse en son düşündüğü şey “insan sağlığı”!
Tıp dünyasına olan güveninizi sarsmak ve sizleri korku/güvensizlik hisleri içine sokmak istemem. Fakat matematik yalan söylemez. İyi bir istatistiğin karşısında da söz biter ve şapka çıkarılır.
Almanya’nın Bonn ve Berlin kentlerinden yurtdışına 30 farklı dilde radyo, televizyon ve internet üzerinden yayın yapan medya kuruluşu Deutsche Welle’nin, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün verilerine dayandırdığı haberine göre; yılda tam 2,5 milyon insan yanlış tedavi nedeniyle ölüyor!
DSÖ Başkanı Adhanom Ghebreyesus’un açıklamasına göre, bu doktor hatası ve yanlış tedavi nedeniyle, “her beş dakikada bir insan” hayatını kaybediyor!
Peki, siz Amerika’da kalp krizi ve kanserden sonra, üçüncü en büyük ölüm nedeninin doktor hatası olduğunu biliyor muydunuz?
2009 yılında yapılan bir araştırmaya göre: Doktorlar tarafından verilen ağrı kesicilerden ölenlerin sayısı, eroin ve kokainden ölenlerin sayısından fazla!
Yine istatistiklere göre dünyada yılda 14.000.000 kişiye kanser teşhisi konuluyor ve yine yılda 8.200.0000’i kanser nedeniyle ölüyor! 85 yaş altı kişilerde en büyük ölüm nedeni kanser! Ülkemizde ise yılda 163.500 kişi kansere yakalanıyor. Bu, bir günde yaklaşık 450 kişinin kanser olması demek.
İyi de dünyanın her yerinde bu böyle mi? Öyle olmasını beklersiniz ama sanki öyle değil gibi. İlginç olan şu ki, iddialar doğruysa İsrail’de kanser oranları çok düşük.
Neden acaba?
Yoksa kanserin tedavisi var da, hastalar bile isteye mi tedavi edilmiyor?
Gelin tam 50 yıl öncesine gidelim…
New York Mount Sinai Tıp Fakültesi’nde Profesör, aynı zamanda ABD Aile Planlaması Derneği başkanı olan Dr. Richard Day, 20 Mart 1969’da Pittsburg Pediatri Topluluğu önünde bir konuşma yapıyor. Bakın Dr. Richard Day bundan tam 50 yıl önce ne diyor: “Şu anda bütün kanser çeşitlerini tedavi edebilecek durumdayız. Açıklanmasına karar verilene kadar bu bilgiler Rockefeller Enstitüsü’ndeki dosyalarda tutulacak.”
Şimdi anladınız mı bu işin başında olanlar, diğer insanlara göre neden çok daha uzun yaşıyorlar?
İyi niyetli çalışkan, özverili ve namuslu doktorlarımızı ve eczacılarımızı gücendirmek ve haklarını yemek istemem. Lütfen onlar üzerlerine alınmasınlar. Fakat düşünün, hücre öldüren ilaçları kullandırarak kanser belirtilerini yok eden veya kemoterapi gibi aslında insanları öldüren zehirleri büyük fiyatlara satan büyük ecza kartelinin insanları tedavi etmek gibi bir amacı olabilir mi?
Bakın Tulio Simoncini adındaki bir İtalyan Doktor yaptığı çalışmalar neticesinde 1980’li yıllarda kanserin aslında bir mantar enfeksiyonu olduğunu, modern tıbbın kanseri yanlış yöntemlerle yenmeye çalıştığını ve kanserin aslında sodyum bikarbonat ile tedavi edilebileceğini açıkladığında başına gelmeyen kalmıyor.
Fakat o yılmıyor ve internet sitesi üzerinden mücadelesini sürdürmeye hala devam ediyor (simoncinicancertherapy.com, www.curenaturalicancro.com). Bu arada doktorun 1981’de sodyum bikarbonat ile tedavi ettiği ilk hastası bugün hala hayatta ve iyi durumda.
İtalyan Doktor neden engelleniyor?
Çünkü kanser, para basan bir ölüm makinesi!
Özellikle kanser teşhisinde kullanılan tomografi, mr ve pet taraması gibi bilgisayarlı tarama cihazlarına sızdırılan virüsler yolu ile kaç tane sağlıklı bünyede sözde tümör teşhisi yapıldığından haberiniz var mı?
Görsel ve yazılı medyada yer alan haber şöyle: “Bilgisayar virüsleri kanserde yanlış teşhislere yol açabilir.”
Bu açıklama İsrail’deki Ben Gurion Üniversitesi Siber Güvenlik Araştırma Merkezi uzmanlarına ait.
“İsrailli araştırmacılar, tıbbı görüntüleme cihazlarının siber saldırıya karşı savunmasız oluğunu kanıtlamak için zararlı bir yazılım geliştirdi.
Hastane bilgisayarlarına sızdırılan virüs hastaların tetkiklerinde değişiklikler yapıyor. Sağlıklı bir insan kanser olmuş gibi gösterilebiliyor.”!!!
Buyurun cenaze namazına!
Birde mamografi cihazlarının kanseri tespit etmekten daha çok kansere sebep olduğu iddiaları var ki, durum gerçekten vahim.
Adeta küçücük birer nükleer santral gibi işlev gören milyonlarca mikrodalga fırının evlerimizde ne işi var? Bu fırınlar rastgele mi yaygınlaştılar?
Avusturyalı Gazeteci Jane Bürgermeister Kuş Gribi ve Domuz Gribinin laboratuvarlarda üretilip, aşı yolu ile kitle katliamı yapmak üzere dünyaya salıverildiğini 2009 yılında açıklamadı mı?
Dünyada ve ülkemizde büyük ecza kartelinin baskısı, rüşveti veya kandırmacası neticesinde hastalara gereğinden fazla ilaç yazma gerçekliği var mı yok mu?
Doktorlara yönelik olarak sürekli bütün masrafların karşılandığı en güzel ülkelerin en güzel tatil yörelerinde ultra lüks geziler düzenlenmiyor mu? Diyeceksiniz ki hocam bunlar tıp kongresi, çalıştayı, konferansı sempozyumu falan… İyi de bunlar kaç saat süren etkinlikler? Geriye kalan zaman büyük eczacılık kartelinin kirli kesesinden sağlanan rüşvet tatiller değil mi?
Eskiden üç-beş günde iyileşiveren basit hastalıklar neden artık aylarca sürebiliyor?
Modern tıp alternatif tıbba neden karşı? Onu “kocakarı ilacı” diye neden aşağılıyor?
Kemoterapi görürken ölen hastaların ölüm nedeni, neden kanser değil de organ yetmezliği vb. gösteriliyor? (Dolayısı ile kanser istatistikleri gerçeği yansıtmıyor!)
Ülkemizde inşa edilen devasa şehir hastaneleri gerçekte hangi amaca hizmet edecek?
Bu hastanelerin en büyük bölümü sizce hangi bölüm?
Aslında dünyada devasa bir kartel haline gelmiş modern tıp ve eczacılık sektörü, ilaç ve tedavi satarak para kazandığı sürece insanların sağlıklı kalmalarını zaten istemez, istemiyor da… Çünkü bizleri hasta tutmak çok büyük bir kazanç yolu.
Bütün bunları niye mi yazdım?
Bence, bunları fark eden her vatan evladı gibi yazmak ta benim görevim. Ben görevimi yapıyorum. Bu kötü gidişi durdurabilecek pozisyonlarda bulunan vatan evlatlarının, bu konularda da kafa yormalarını ve bir çıkış yolu aramalarını temenni ediyorum.
Ne yazık ki; hâkim, savcı ve avukatların adaleti, üniversitelerin bilgiyi, hükümetlerin özgürlüğü, medyanın doğru haber alma hakkını, din adamlarının inancı ve doktorların da sağlığı yok ettiği garip bir çağda yaşıyoruz.
Ve yine, Büyük Türk Milleti’ne zararlı icraatların hayata geçirilebilmesi için, işbirlikçi emperyalistlerin sadece bir kişiyi ikna etmelerinin yeterli olduğu garip bir sistemle yönetiliyoruz.
Biz dur demedikçe bu devran böyle devam edecektir!
Fakat dünyaya savaşçılığı ile nam salmış olan Türk milletinin; yaşatmaya değil, para karşılığı öldürmeye odaklanmış olan bu büyük canavara karşı savaşmadan teslim olması onun karakterine aykırıdır.
Unutmayın verdiğiniz savaş ne kadar haklı ve büyük olursa, kazandığınız zafer de o kadar büyük ve parlak olur.
Hele ki konu kendi sağlığımız ise…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.