Son Dakika: Çanakkale’de “Şehitlerin İzinde Gazilerin Gölgesinde” Programı *** Çanakkale’de Narkotik Operasyonu *** ÇOMÜ’den Şehre Değer Katacak Sanat Merkezi *** Çanakkale’nin Minik Yüreği İsa Berat İçin Umut Olalım *** Türkiye’nin Ekonomik Gerçekleri ve Çocuklarımızın Geleceği *** WhatsApp Haber Hattı: 05437951277

19 Mayıs Ruhu Devam Ediyor mu?

El konulmuş aziz bir vatan… Esir edilmiş garip bir millet… Ümitsizlik! Yokluk! Çaresizlik! İşte acı gerçek tam da buydu. Derken, bir gemi yürüdü… İçi, bir avuç serdengeçti bozkurtla doluydu… O..

19 Mayıs Ruhu Devam Ediyor mu?
Yayınlanma: 491 Okuma

El konulmuş aziz bir vatan…
Esir edilmiş garip bir millet…
Ümitsizlik!
Yokluk!
Çaresizlik!
İşte acı gerçek tam da buydu.
Derken, bir gemi yürüdü…
İçi, bir avuç serdengeçti bozkurtla doluydu…
O gemi yürüdü.
Ve o gemiyle birlikte koca bir millet yürüdü. Canını dişine taktı, kanını toprağına kattı, can aldı, can verdi ve nihayetinde özgürlüğüne erdi.
İşte bundan tam 101 yıl önce yürüyen o geminin adı BANDIRMA’ydı.
19 Mayıs; umut demek, bağımsızlık demek, şahlanış demek, gençlik ve gelecek demek.
Peki, Bandırma ne demek?
Bandırma “güvenilir liman” demektir.
Çünkü Bandırma’nın Antik Yunan dönemindeki ismi Panormos, Pandermit ve Panderma güvenli liman anlamına gelmektedir.
Görülen odur ki, kurtuluşa giden yolda yürüyen ilk geminin adının da Bandırma olması hiç de tesadüf değildi.
Çünkü Türk Yurdu’nun işgal altında bulunduğu o kara günlerde, Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkanlar Türk milleti için, Türk milleti de Samsun’a çıkan bozkurtlar için güvenli birer liman olmuşlar ve sonuçta Türk adlı büyük ve kadim bir millet gemisi batmaktan kurtarılmıştır.
İyi güzel de sonra ne oldu?
Gün geçti devran döndü ve Türk Milleti’ni, Türk’e alerjisi olan birileri yönetmeye başladı.
Atatürk’ümüzün ‘Gençliğe Hitabe’sinde yaptığı; “Aziz vatanın bütün tersanelerine girilmiş olabilir” uyarısına rağmen, 16 Mayıs’ta (1919) Mustafa Kemal’in “Bandırma Vapuru”yla Samsun’a gitmek üzere yola çıktığı günün tıpatıp aynısı olan 16 Mayıs 2010 günü “Bandırma Limanı”yla “Samsun Limanı”nı özelleştirme kapsamında sattılar!
Bu kadar mı?
Keşke bu kadarla kalınsaydı.
AKP Hükümeti tarafından; kamuoyunda “Kürt Açılımı” olarak bilinen açılım ile ilgili görüşmeler sanki 365 günlük takvimde başka hiçbir gün kalmamış gibi, TBMM’de tam da Atatürk’ün ebediyete intikal günü olan 10 Kasım 2009 tarihinde başlatılmıştır.
Bu konu birçok Türk aydını tarafından, Atatürk’ün kurduğu üniter yapıya sahip “Milli Türk Devleti’nin Mezarının Kazılması Projesi” olarak algılanmıştır. Tabi ki seçtikleri bu 10 Kasım tarihi de tesadüf değildi.
Üzerinden özenle yürüdükleri başka tarihler ve başka simgeler de var.
Daha önceleri terör örgütü ve onun elebaşısı ile görüşüldüğünü gizleyen AKP Hükümeti; Terör örgütüyle alenen görüşüldüğünü açıklamasının ardından 04 Ocak 2013 tarihinde, Öcalan ile görüşmek üzere, devlet destekli olarak İmralı Adası’na ilk gidenler, BDP Milletvekilleri Ayla Akat ATA ve Ahmet TÜRK oldu.
Yani sadece hendek operasyonlarında 700’ün üzerindeki evladımızı gömdüğümüz, adına PKK Açılımı da denilen bu ihanet projesi kapsamında, İmralı’ya Apo’nun ayağına giden ve Apo ile ilk görüşmeyi yapan; ATA+TÜRK oldu!
Sanırsınız ki bunlar yalnızca Türkiye Cumhuriyeti ile husumetlidir, sanırsınız ki bunlar Osmanlıyı severler.
Hadi bakalım o zaman buna da tesadüf deyin.
15 Ağustos 1461 tarihinde Trabzon ilimiz ve çevresiyle birlikte fethedilen Sümela Manastırı; AKP Hükümetinin aldığı bir kararla yine bir 15 Ağustos (2010) günü büyük bir gövde gösterisiyle Hıristiyanların ibadetine açılmıştır.
Yani 15 Ağustos (1461); Trabzon ve çevresinin fethedilerek “Trabzon Rum İmparatorluğu”nun tarihe gömüldüğü ve aynı zamanda tarihe gömülen o Rum Devleti’nin manastırına bizzat can verildiği tarihtir.
Yeni Türk Devleti’nin baş mimarı kimdi?
Şüphesiz ki, Mustafa Kemal Atatürk.
İyi de, Atatürk Orman Çiftliği’nde ağaç katliamı yaparak kendi saltanat saraylarını kuranlar ve adını da “Beştepe” diye değiştirenler şimdi iktidar değil mi?
Yine Atatürk Orman Çiftliği’nin 37.000 metrekarelik bölümünü Amerikalı Coni’ye satalar bugün hükümet değil mi?
Adı “Atatürk” olan bütün stadyumların adlarını değiştirerek “Arena” yapanlar bugün muktedir değiller mi?
Andımızı yasaklayanlar, askeri hastanelerimizi kapatanlar, Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına alanlar ve “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” levhalarını zevkle söküp yerlere çalanlar bugün muteber değiller mi?
Peki ya, yüzbinlerce metrekarelik kapalı alanı olduğu halde sırf adı Atatürk diye, Atatürk Havalimanının en iyi pistlerini kırarak, üzerine aynı tüy diker gibi (sözüm ona) bir hastane dikenler bu ülkede söz sahibi değiller mi?
19 Mayıs ruhu bağımsızlık ruhudur.
19 Mayıs ruhu medeniyet ruhudur.
19 Mayıs ruhu Ayyıldız yürekli bozkurt bakışlı insanların ruhudur.
Ve 19 Mayıs ruhu esarete, haksızlığa, vefasızlığa ve vicdansızlığa karşı başkaldırı ruhudur.
İyi güzel, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’mızı kutladık.
Atatürk’ümüzü de yasak savarcasına yalnızca bir bakanlık düzeyinde ziyaret ettik.
Kutladık da, deyin hele bugün o ruh yaşamaya devam ediyor mu?
Yoksa yozlaşmış ve içi boş mu?
Bilin ki, boş ise her şey boş!
İsterseniz dünyanın en güzel kutlamalarını yapın.
Boş!!!

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.