Son Dakika: Çanakkale Boğazında Gemi Yangını *** Gençlik ve Spor Bakanından Gelibolu’ya Müjde var *** 57. Alay Vefa Yürüyüşü Şehitler Abidesi’nde Yapıldı *** Çanakkale Kara Savaşlarının 109. Yılında Şehitler Anıldı *** CHP’li Güneşhan: “Yaşasın Çanakkale Ruhu” *** Solotürk’ten Çanakkale Boğazı’nda Gösteri *** WhatsApp Haber Hattı: 05437951277

Tetikçi

Bundan tam üç ay önce 08 Mart 2017 tarihinde yayınlanan “İkinci Bab?” başlıklı yazımda: “Türkiye’nin El Bab’dan sonraki hedefi Menbiç. Menbiç hedefi; Türk devlet aklına uygun, jeopolitik ve stratejik yönü..

Tetikçi
Yayınlanma: 863 Okuma

Bundan tam üç ay önce 08 Mart 2017 tarihinde yayınlanan “İkinci Bab?” başlıklı yazımda:

“Türkiye’nin El Bab’dan sonraki hedefi Menbiç.

Menbiç hedefi; Türk devlet aklına uygun, jeopolitik ve stratejik yönü de olan önemli bir hedeftir.

Lakin, bugün için Menbiçte;
* Kimin eli kimin cebinde?
* Kim kimin yanında?
* Kim kimin karşısında?
* Kim dost, kim düşman?
* At izi, it izi… Maalesef ki, belli değildir…

Üstelik, ABD & Rusya ittifakı ile burada Türk ordusuna bir tuzak mı kuruluyor? O da belli değildir.

Evet, Menbiç önemlidir. Ama Menbiç Türkiye açısından alternatifsiz bir hedef de değildir.

Hele hele devletimizin, ‘İlla ki, Menbiç’ gibi bir saplantıya girmesine hiç gerek yoktur.

Çünkü;

* Türkiye zaten, başarı ile icra ettiği El Bab Harekatı’yla, güneyimizdeki emperyalist kuşatmanın tam da göbeğine kendi hançerini geçirmiş vaziyettedir.

* Unutmayalım ki, Türkiye’nin komşularıyla en uzun kara sınırı Suriye sınırıdır ve bu sınır tam 911 kilometre boyunca uzanmaktadır.

* Bu kadar uzun bir sınır hattında, ulusal çıkarlarımız açısından Menbiç’ten çok daha tehlikeli olabilecek bölgeler de mevcuttur.

> Mesela AFRİN!” demiştim ve devam etmiştim.

“Afrin’i çökertmek, bölücü Kürt kantonlarının Akdeniz’e ulaşma hülyasını hepten yok etmez mi?

Afrin’i çökertmek Türkmendağı’nı güvenlik altına almaz mı?

…. Hani diyorum ki, çok yönlü ve geniş düşünmeli…

Bu PYD, Fırat’ın batısında tehlikeli de doğusunda olunca tehlikeli değil mi?

Muhtemel bir Kobani veya Afrin Harekatı ABD ve Rusya’nın planlarını bozmaz mı?

Muhakkak ki, devlet aklı hepsini düşünür…

Bir bakarsınız, sağı gösterip sola vurur.

Birinci Bab El Bab idi, ya İKİNCİ BAB?” Ne olacak diye sormuş ve yazıma son noktayı koymuştum.

Aradan tam üç ay geçti,

Görünen o ki, devlet aklı hepsini düşündü.

Ve yine görünen o ki artık ikinci Bab’ın neresi olduğu belli oldu.

İkinci Bab başımıza bela olan Afrin’dir.

Afrin’dir ki, devletimiz buraya bir operasyon yapmak üzere sürdürdüğü hazırlıklarını bitirmek üzeredir.

Tabiri caizse Afrin Harekatı’nın eli kulağında!

Rusya ve özellikle ABD anladı ki Türkiye bu konuda kararlı…

İşte bu yüzden Coni tutuştu ve her sıkıştığında yaptığı gibi Türkiyenin hemen batısındaki tetikçisine yine göz kırptı…

Tetikçi durur mu hemen emir eri edasıyla harekete geçti.

Ne mi oldu?

İskenderun’dan yüklediği yükü İzmit’e götürmekte olan ACT isimli Türk gemisine, Rodos Adası açıklarında ve uluslararası sularda Yunan Sahil Güvenlik Komutanlığına ait botlar tarafından ateş açıldı!

Öyle korkutmak için falan da değil, gemiye tam 16 mermi isabet etti!

Al sana bir kaya nereye dayarsan daya.

Oysa bizim kucağımız zaten kaya ile dolu!

Kardak kayalığı mı dersin, Ege’de işgal edilen 18 Türk adası mı dersiniz, kendi elimizle bırakıp kaçtığımız ve hala geri alamadığımız Süleyman Şah Türbesi arazisi mi dersiniz, ne derseniz deyin bütün kayalar bizde…

Tarih aynasına bakarak, çok uzağa değil şöyle bir yakın tarihimize bakacak olursanız hemen görürsünüz ki, Türkiye ne zaman terörle adam akıllı bir mücadeleye kalkışsa, ne zaman Türk milletinin yararına ciddi adımlar atılmaya ve atılımlar yapılmaya kalkılsa; ya doğudaki Ayı ya batıdaki Fil, hemen tetikçilerine bir işaret çakar ,cepheyi genişleterek veya tehdit bölgelerini çeşitlendirerek bizim esas konumuzla meşgul olmamızın önüne geçmeye çalışırlar.

Durup dururken Ermenilerle yaşanan krizlere, Yunanlılarla veya Rumlarla yaşanan ve birdenbire ortaya çıkan krizlere, Irak’ta yaşadığımız Başika türü krizlere, hatta ve hatta ısmarlama Katar türü krizlere işte bu gözle bakınız.

Yılanın kuyruğuna bir yerden basarsınız sesi başka yerden çıkar, bazen yangın başka bir yerde yanarken dumanı başka bir yerden çıkar, bazen de sahibine kızarlar ama sadece köpeğini dövebilirler… Maalesef ki uluslararası işlerin de böyle garip bir raconu vardır. Yüzüne doğrudan söylemezler ama işaretle haberleşmeyi severler.

Tetikçiler mi?

Önce onlar tetik çekerler, sonra da onların tetikleri çekilir! Bu işin kaderi de böyledir. Su testisi misali, eninde sonunda su yolunda kırılıp giderler!

Afrin mi?

Mutlaka dağıtılmalı…

Arkasından Kamışlı, Süleyman Şah, Kobani ve Menbiç…

Bunları hallettikten sonra ilk fırsatta da Yunan tarafında işgal edilen Türk adaları esas sahibine döndürülmelidir.

Bu arada Barzani denen eşkiyaya da sipsivri bir işaret göndermenin tam zamanıdır.

Mesele büyük Türk milletinin bekası ise, başka çare yok!

Hükümet aklını bilmem.

Ama çok iyi bilirim ki;

Devlet Aklı her şeyi düşünür…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.